2020 ve Sonrası



Öyle bir yıl geçirdik ki, kimimiz umudunu kaybetti kimimiz ise hala umudunu kaybetmekten vazgeçmedi. En basit anların verdiği zevki bile unuttuk ve hayatta bize bunu kötü bir şekilde hatırlattı. Ailemiz ve arkadaşlarımızla istediğimiz gibi vakit geçirebilmek, özgürce nefes alabilmek ve istediğimiz yerde istediğimiz zaman kahve içebilmek gibi normal zamanda kıymetini bilmediğimiz birçok durum bir anda gündemimize oturdu.  Kendi kendimize vakit geçirmeyi bilmediğimizden yeri geldi bocaladık. Bazı insanların başını kaşıyacak vakti yokken bazı insanlar da hep sıkıldılar. Koskoca bir yıl bize şaka gibi geldi,  sabah uykudan uyanacağımızı ve her şeyin bir kâbus olduğunu düşündük, durduk. Hatta yetmedi uzaylıları çağırıp durduk çünkü onlar bile gelse şaşırmayacaktık artık. Teknolojinin kolaylığını bir kere daha fark ettik, onsuz yine olamadık. Sürekli kaygılanarak geçirdik akşamlarımızı, alıştık ekranda ki vefat sayılarına… Anladık ki sağlıktan öte önemli bir şey yok.

Hayat  içimize dönmemizi  ve doğaya saygı duymamız gerektiğini sert bir tokat ile anlattı.  Bize siz yokken daha iyiyim, yeşilim daha yeşil denizim daha mavi, beni siz bu hale getirdiniz dedi. En sonunda anladık ki doğa bizim için var ve biz ona  iyi bakamıyoruz. Evde olmaktan çok  sıkıldık, boş oturmaktan şikâyet ettik,  kendimizle baş başa kalmaktan memnun olmadık.  Çünkü hiç kendimizle baş başa kalmamıştık ve yalnız olmaktan korkmuştuk belki de. Aslında hep yalnızdık bu hayatta ve yalnızlıkla yaşamayı öğrenmek gerekiyordu.  .Bu yıl fark ettik ki kendi kendimize de mutlu olabilmeliyiz. Sevdiklerimizle iyi olabilmek için kendimizle aramızın iyi olması gerekiyor. Ama yalnızlık ve kendi kendine mutlu olabilmek insanla bağlantımızı koparmak anlamına gelmiyormuş. Bu yüzden sosyal mesafeye rağmen ilişkilerimizi teknoloji aracılığıyla devam ettirdik. İnsanın insana insanca ihtiyacı var ve bizler de bu dönemlerde elimizden telefonu, dilimizden sevgimizi hiç eksik etmedik. Çünkü  insan insana muhtaç. İnsanın bazen bir tatlı sohbete  ve ya bir gülüşe ihtiyacı olabiliyor. Korkularımız arasında kıtlık korkusu olduğunu anladık, korkuyormuşuz aç kalmaktan. Meğer ne varsa topraktaymış, çiçekler, böcekler, meyveler hepsi bizim içinmiş.  Depremi, uçak kazaları, salgınları olmasa biz fark etmeyecekmişiz sevginin, ailenin, dostların ve zamanın önemini. Hijyenin sadece imanın bir şartı değil aynı zamanı sağlık için vazgeçilmez olduğunu bir kez daha hatırladık. Zamanımızın daha kıymetli olduğunu bir kere daha fark ettik  özellikle de şimdinin gücünü. Bilgeler dememiş boşuna anda kalın diye. Çünkü gelecek belli değil artık, geçmişi düşünmek kaygı verici ama şu an inanılmaz rahatlatıcı. Şu an yaşıyoruz, nefes alıyoruz, sevdiklerimizle beraberiz. 2020 bize kabullenmeyi, anda kalabilmeyi, sevginin ve doğanın önemini, şükretmeyi öğretti.

2020 unutulmayacak ve tarihe geçecek bir yıl oldu. Kayıpları, kaygıları ve sıkıntıları ile kötü bir yıldı ama bardağın dolu tarafı hep farkındalık. Bu olanlar belki de her anlamıyla kötü değildir. Olumsuzluklar bizlerde kaygı, korku, stres, belirsizlik, ümitsizlik gibi birçok kötü duygu bıraktı. Belirsizlik kuyusunun dibini görünce kaygılarımız iyice arttı.  2020 bize daha güçlü olmamız için bir fırsat sağladı. Ders çıkarmadığımız sürece hayat bizi hep sınayacak. Hayatta hep zorluklar olacak fakat hayat bize zorluklar sunduğunda ve biz bu olaylara farklı baktığımızda daha güçlü olabiliriz. Umarım 2021’de aldığımız derslerle geleceği daha güzel şekillendiririz.

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

UNUTMAK AZALSIN HATIRLAMAK KOLAYLAŞSIN

KONSANTRASYON

ENGELLERİ KALDIR